Alman otomotiv devi Mercedes-Benz, 2024 yılının ilk çeyreğine ilişkin otomobil ve hafif ticari araç teslimat verilerini paylaştı. Açıklanan rakamlar, şirketin özellikle Çin ve Avrupa pazarlarında yaşanan talep düşüşünden olumsuz etkilendiğini ortaya koydu.
Ocak-Mart döneminde Mercedes-Benz’in toplam teslimatları, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 7 azalarak 529 bin 200 adede geriledi. Bir önceki yılın ilk çeyreğinde bu rakam 568 bin 400 araç olarak kayıtlara geçmişti.
Çin Pazarı En Sert Daralmayı Yaşadı
Markanın en büyük pazarı olan Çin, yılın ilk çeyreğinde en dikkat çekici düşüşü yaşadı. Ülkedeki teslimatlar, yüzde 10 azalışla 152 bin 800 araca indi. Özellikle premium segmentteki yavaşlama, Çin’deki talep zayıflığının temel nedenlerinden biri olarak gösteriliyor.
Avrupa ve Almanya’da Gerileme Sürüyor
Avrupa genelinde teslimatlar yüzde 7 düşerek 148 bin 700 adede gerilerken, şirketin merkez pazarı olan Almanya’da bu oran yüzde 10’a ulaştı. Almanya’daki teslimat sayısı 45 bin 300 araç olarak açıklandı. Bu veriler, Mercedes-Benz’in Avrupa pazarındaki sıkışıklığı net biçimde yansıtıyor.
ABD’de Küçük Bir Artış Kaydedildi
Olumsuz genel tabloya rağmen ABD pazarı, Mercedes-Benz için sınırlı da olsa olumlu bir görünüm sundu. Teslimatlar yüzde 1 artışla 67 bin 400 araca çıktı. Bu artış, markanın Kuzey Amerika’daki stabilitesini koruduğunu gösteriyor.
Elektrikli Araç Satışları da Kan Kaybetti
Elektrikli otomobil segmentinde de benzer bir tablo görüldü. Yılın ilk çeyreğinde tam elektrikli araç satışları yüzde 10 azaldı. Toplam satış, bu segmentte 45 bin 500 adede geriledi. Elektrikli modellerde yaşanan düşüş, rekabetin arttığı pazarda Mercedes’in daha agresif stratejiler geliştirmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Sadece Otomobil Satışları da Düşüşte
İlk çeyrekte yalnızca otomobil satışları, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4 azalarak 446 bin 300 olarak kaydedildi. Bu veri, ticari araçların toplam satışlardaki etkisini de vurguluyor.
Mercedes-Benz’in 2024 yılındaki performansı, özellikle Asya ve Avrupa’daki ekonomik ve politik belirsizliklere karşı nasıl pozisyon alacağına bağlı olacak.