Kadıköy’de bıçaklanarak hayatını kaybeden 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi cinayetiyle ilgili dava bugün başlıyor. Ancak duruşma öncesinde yaşanan gelişmeler, yargı sürecine ciddi bir gölge düşürdü. Genç çocuğun mezarına yapılan saldırı ve ailesine yöneltilen tehdit mesajları, kamuoyunda infial yarattı.
Mezar Gece Saatlerinde Tahrip Edildi

Olay, İstanbul’un Bahçelievler ilçesinde meydana geldi. Mattia Ahmet Minguzzi’nin mezarı, gece kimliği henüz belirlenemeyen kişiler tarafından tahrip edildi. Olay yerinde güvenlik kamerası bulunmaması nedeniyle soruşturma titizlikle yürütülüyor. İstanbul Emniyeti, saldırının faillerini tespit etmek için geniş çaplı bir inceleme başlattı.
İtalyan Şef ve Çellistin Evladıydı
Minguzzi, dünyaca ünlü İtalyan şef Andrea Minguzzi ile çellist Yasemin Akıncılar’ın oğluydu. 24 Ocak’ta Kadıköy Salı Pazarı’nda alışveriş yaptığı sırada B.B. isimli 18 yaşındaki bir genç tarafından bıçaklandı. Ardından U.B. isimli kişi, yerde yatan Mattia’ya defalarca tekme attı. Ağır yaralanan genç, hastanede 14 gün yaşam mücadelesi verdikten sonra hayata veda etti.
Sanıklar İlk Kez Hakim Karşısında
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, “çocuğu kasten öldürmek” suçlamasıyla iki sanık hakkında 18 ila 24 yıl arasında değişen hapis cezaları talep etti. Hazırlanan iddianame, İstanbul Anadolu 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Dava bugün başlıyor. Sanıklar, ilk kez hakim karşısına çıkacak. Duruşma öncesi adliye çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı.
Aileye Ölüm Tehditleri Yağdı
Minguzzi Ailesi, yalnızca evlat acısıyla değil, aynı zamanda tehditlerle de mücadele ediyor. Son dönemde sosyal medya üzerinden aileye yönelik ağır hakaretler ve ölüm tehditleri gönderildi. Ailenin avukatı Rezan Epözdemir, bu mesajların bazı saldırganlarla bağlantılı kişilerden geldiğini savundu. Avukat Epözdemir, savcılığa başvurarak kamu davası açılması talebinde bulundu.
Toplum Sessiz Kalmıyor
Yaşananlar, yalnızca bir adli vaka değil; aynı zamanda sosyal bir travma olarak yorumlanıyor. Sivil toplum kuruluşları, genç bir çocuğun hunharca katledilmesi kadar, mezarına saldırılması ve ailesinin tehdit edilmesinin de büyük bir toplumsal alarm olduğunu vurguluyor. Dava süreci boyunca kamuoyunun gösterdiği duyarlılık dikkatle izleniyor.