Teknoloji devi Microsoft, son sekiz haftada üst üste hisse değeri kaybederek, 2008 küresel finans krizinden bu yana en uzun düşüş serisini yaşadı. Yapay zeka ve bulut teknolojilerine yaptığı milyar dolarlık yatırımlara rağmen, şirketin piyasa değeri Temmuz 2024 zirvesinden %16 gerileyerek 2,9 trilyon dolara düştü.
Sekiz Haftalık Düşüş Serisi Küresel Endişeyi Tetikledi
Microsoft hisseleri, yılın ilk çeyreğinde yatırımcıların beklentilerini karşılayamayan performans sergiledi. 30 Ocak’ta açıklanan zayıf gelir tahminleri, hisse üzerinde baskı oluşturdu. Son sekiz haftadır düşüş trendinde olan hisseler, hafta kapanışına dakikalar kala gelen alımlarla %0,7’lik artış göstererek 391,26 dolardan işlem gördü. Ancak bu toparlanma, yılbaşından bu yana yaşanan %7’lik kaybı telafi etmeye yetmedi.
2008 Krizinden Bu Yana Bir İlk
Uzmanlara göre, bu performans 2008 yılında yaşanan küresel krizle benzerlik taşıyor. Microsoft o dönemde dokuz hafta üst üste değer kaybederek benzer bir satış baskısı yaşamıştı. Şirketin Temmuz 2024’te gördüğü 467,56 dolarlık rekor hisse değeri, son sekiz haftada %16 azaldı.
Yapay Zeka ve Bulut Yatırımları Hisseyi Kurtaramadı
Microsoft’un OpenAI ortaklığı, Azure bulut platformu yatırımları ve yapay zeka destekli Office ürünleri gibi stratejik hamlelerine rağmen, piyasa beklentilerini aşamaması dikkat çekiyor. Özellikle bulut hizmetlerinden elde edilen gelirdeki yavaşlama, yatırımcıların güvenini sarsmış durumda.
Sektörel Rekabet Artarken Tedirginlik Büyüyor
Sadece Microsoft değil, tüm teknoloji sektörü baskı altında. Google, Amazon ve Apple gibi rakip firmalar, yapay zeka ve bulut altyapısına yönelik agresif yatırımlarla dikkat çekerken; Google’ın Wiz girişimini 32 milyar dolara satın alma hamlesi, rekabetin ne kadar sertleştiğini ortaya koyuyor.
Jeopolitik Riskler ve Gümrük Tarifeleri de Etkili
ABD’de eski Başkan Donald Trump’ın yeniden yürürlüğe koyduğu gümrük tarifeleri ile ilgili gelişmeler de yatırımcıların risk iştahını azaltmış durumda. Bu adımların küresel ekonomi üzerindeki potansiyel etkileri, özellikle yüksek piyasa değerine sahip teknoloji şirketlerini daha kırılgan hale getiriyor.